Cuma, Eylül 29, 2006

İMAM HATİPLER KAPATILMALI (MI)?

20 gün kadar önceydi.Telefonum çaldı.Arayan Anadolu İmam Hatip Lisesi müdürüydü.Bana vaktimin müsait olup olmadığını,eğer müsaitsem İmam Hatip Lisesinde "Arapça derslerine" girmemi istiyordu.Ben de sorumluluk anlayışı içerisinde diğer işlerime engel teşkil etmeyecek şekilde bir proğram yapılırsa girebileceğimi belirttim.Selamlaştık ve kapattık.

Ve geçtiğimiz hafta...gerekli formaliteler,prosüdürler yapıldı ve göreve başladım.Ama bir yandan da düşünmeden edemedim.Bir tarafta yüzlerce ilahiyat fakültesi mezunları açıkta beklerken,diğer yandan önemli miktarda öğretmen açıklarının olması bir çelişki değil mi?Nasıl bir politikadır anlayamadım gerçekten!

Asıl acı tabloyu ise;Mezun olduğum okulumun kapılarından içeriye girdiğim an gördüm.Her sınıfta 7-8 en fazla 15 öğrenci.Okulun kapanmaması için sağdan,soldan bir şekilde toplanmış ve sıralara oturtulmuş bir avuç öğrenci.Bundan 15-20 yıl kadar önce ki o;zeki,çalışkan,kimliğinin bilincinde,tuttuğunu koparan,tek amacı bu vatana ve millete hizmet aşkıyla yanıp tutuşan o gençliğin yerini,hedefsiz,lakayd,okuma aşkı olmayan bir avuç topluluk almıştı.İçim burkuldu.

Bu acı tablo karşısında hüzünlenmemek elde mi?Bu okullardan mezun olanların önlerine binbir engel koyanlar,kapatılması için her türlü oyunu oynayanlar;maalesef hedeflerine ulaşmış görünüyorlar.Kur'an okumasından bihaber,İman'ın altı şartını saymaktan aciz,Üniversite hedefi hiç olmayan,kimliğini kaybetmiş,muhtevası kaybolmuş ve sadece tabelada kalmış böyle bir İmam Hatip Lisesi'nin mevcudiyeti ne kadar mantıklı?

Bu şekilde devam etmenin yararlı olmayacağını,aksine zararlı olacağını düşünüyorum.Ama kapatmalı mı?Bilmiyorum.Fakat bir çözüm,alternatif bulmak elzem.

Hülasa:İmam hatiplerin bu hale gelmesinde ve bu şekilde devam etmesinde en ufak payı olan herbir sorumlu, şunu hiçbir zaman akıllarından çıkarmamalılar.Yarın mahşer gününde, Mahkeme-i Kübra da bu vebalin altında kalır,ezilirler.Benden hatırlatması...

CUMA VAKTİ


Şüphesiz Allah ve melekleri Peygamber’e salât ediyorlar.Ey iman edenler! Siz de ona salât edin, selam edin.
AHZÂB SÛRESİ:56

Hz. Enes (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Kim bana (bir kere) salât okursa AIIah da ona on salât okur ve on günahını affeder, (mertebesini) on derece yükseltir."
Nesâi, Sehv 55, (3, 50)

1872 - İbnu Mes'ud (radıyallâhu anh) anlatıyor: Resülullah (aleyhissâlatu vesselâm) buyurdular ki: "Kıyamet günü bana insanların en yakını, bana en çok salavât okuyandır."
Tirmizi, Salât 357, (484).

Perşembe, Eylül 28, 2006

ÇÖLDE GECE

Çölde gecelediniz mi hiç?Bir yanınız Kızıldeniz diğer yanınız uçsuz bucaksız çöl...Arazi araçlarıyla gece 12'den sonra çölün içlerine doğru yol almak,çölde sabahlamak,gece kızıldeniz de balık avına çıkmak, sabah gün doğarken yüzmek ve sabahın ilk ışıklarıyla evinize dönmek!

Çölde gecenin sessizliğinde,bir taraftan deniz dalgalarının kıyıya vurmasıyla oluşan ritmi,diğer taraftan bedevilerin ud melodilerini dinlediniz mi?Issız bir çöl...Dalgaların ritmi ve ud melodileri...

Bunları neden mi yazdım?Fonda çalan"çöl gecesi"adlı eser bana bunları hatırlattı da onun için yazdım.Farklı bir macera ve heyecan arıyorsanız tavsiye ederim.

Salı, Eylül 26, 2006

ORUÇLA İLGİLİ BAZI KONULAR


Diş fırçalamak orucu bozar mı?
Diş fırçalamakla oruç bozulmaz. Bununla birlikte, diş macunun, misvak parçalarının veya suyun boğaza kaçması halinde oruç bozulur. Orucun bozulma ihtimali dikkate alınarak, dişlerin imsakten önce ve iftardan sonra fırçalanması uygun olur.

Diş Tedavisi Oruçlu Yaptırılabilinir mi?
Oruçlu bir kimsenin morfinli veya morfinsiz olarak dişlerini tedavi ettirmesi veya çektirmesi orucu bozmaz. Ancak tedavi esnasında, kan veya tedavide kullanılan maddelerden herhangi bir şeyin yutulması orucu bozar.


KAYNAK: T.C. Diyanet İşleri Başkanlığı Resmi Sitesi

Pazartesi, Eylül 25, 2006

...

BUGÜN MAHZUNUM...YALNIZLIĞA DEMİR ATTIM...KAVAK YELLERİ ESER BAŞIMDA!

Pazar, Eylül 24, 2006

İFTAR DUASI


İftar vaktinde şu duayı okumak sünnettir:
"Allahümme leke sumtü, ve bike âmentü, ve aleyke tevekkeltü, ve alâ rızkıke eftartü, ve savmel'ğadi min şehri ramazane neveytü, fağfir lî ma kaddemtü ve mâ ahhartü"

Anlamı: "Allahım, senin rızan için oruç tuttum, sana inandım, sana güvendim, senin rızkınla orucumu açtım. Ramazan ayının yarınki orucuna da niyet ettim. Artık benim geçmiş ve gelecek günahlarımı bağışla!"

Cumartesi, Eylül 23, 2006

TRAFİK

Trafik polisi Temelin kullandigi arabayi durdurur ve:
-Sizi tebrik ederim beyfendi, bu günkü kontrollerimizde emniyet kemeri takan tek sürücü sizsiniz bu yüzden size üçyüzmilyon lira ödül verecegiz, ne yapmayi düsünüyorsunuz, demis.
Temel:
-Hemen cidup bi ehliyet alacagim demis.
-Ne! senin ehliyetin yok mu?
demeye kalmadan yandan Fadime söze girmis:
-Siz ona bakmayin memur bey içince hep boyle sapitiyi
Polis iyice sinirlenmeye baslamis.
Derken arkadan dursun:
-Ula ben size demedimmi çalinti arabayla yola
çikmayalim basimiza bi is gelir diye.
Trafik polisi iyice zivanadan çikmis ve bagajdan idris
atlamis:
-Noldu usaklar geçtik mi siniri?

Cuma, Eylül 22, 2006

ONBİR AYIN SULTANI;RAMAZAN


Orucun Hükmü:
Bakara 183] Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakınmanız için oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de farz kılındı.
Niçin Onbir ayın sultanı denilmiştir?
Kur'an'ın bu ay içerisinde,kadir gecesinde indirildiğinden onbir ayın sultanı olarak adlandırılmıştır.
Orucun ve Ramazan ayının Fazileti:
- Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Ademoğlunun her ameli katlanır. (Zira Cenab-ı Hakk'ın bu husustaki sünneti şudur:) Hayır ameller en az on misliyle yazılır, bu yediyüz misline kadar çıkar. Allah Teâla Hazretleri (bir hadis-i kudside) şöyle buyurmuştur: "Oruç bu kaideden hariçtir. Çünkü o sırf benim içindir, ben de onu (dilediğim gibi) mükâfaatlandıracağım. Kulum benim için şehvetini, yiyeceğini terketti."
Yine Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "ResuluIIah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Ramazan ayı girdiği zaman cennetin kapıları açılır, cehennemin kapıları kapanır ve şeytanlar da zincire vurulur."

Hülasa:Ramazan rahmettir.Tıpkı yağmurun rahmet olduğu gibi.Yağmur nasıl ki bütün tozu,toprağı,pislikleri silip süpürüyorsa, ramazan ayı da;insanın tüm günahlarını,kirlerini temizler.

Tüm dostların ramazanlarını gönül huzuruyla,dolu dolu geçirmelerini temenni ederim.

Perşembe, Eylül 21, 2006

Pazartesi, Eylül 18, 2006

CEP TELEFONU ÇILGINLIĞI


Dünya cep telefonları satışları %22,5 artarak 237,8 milyona ulaşmış.Pazardaki üreticilerin durumuna bakıldığında;Nokia yine birinci,motorola ikinci,Sony Ericcson ise üçüncü sırayı almaktaymış.

Türkiye de cep telefonu kullanıcıların sayısı ise;30 milyonu aşmış durumda.İddialara göre bu rakam yakın bir gelecekte 55 milyonu aşacakmış.Mevcut duruma göre en fazla aboneye sahip olan şirket ise;Turkcellmiş.

Benim değinmek istediğim nokta;İnsanlarımızın özellikle bu sektörde çılgın bir tüketime,dolayasıyla israfa yönelmeleri ki,bu da dinimizce haram kılınmıştır.Çevremize baktığımızda gördüğümüz tablo;bunu doğrular niteliktedir.

Nitekim patron,memur,öğretmen,öğrenci,işçi,hamal v.s herkeste cep telefonu var ve herkes mütemadiyen konuşuyor.Ev de,işyerinde,yolda kısacası heryerde...Üstelik çoğu kişiler birer telefon ve hatla iktifa etmeyip ikinci bir cihaz ve hat gereksinimi duymaktalar.Elbette makul gerekçelerle,ikinci bir hatta ve cihaza gerçekten ihtiyacı olanlar vardır.Ama genel olarak bakıldığında ben bu işin fazlaca abartıldığını,cep telefonlarının da sadece birer iletişim aracı olduğu ve ihtiyaç miktarı kullanılması gerektiğinin unutulduğunu ve israfa kaçıldığını düşünmekteyim.Bu tabii ki benim acizane şahsi kanaatimdir.Bilmiyorum,yanılıyor muyum?

Son olarak bu konuda garipsediğim,anlamakta zorluk çektiğim iki hususu da sizlerle paylaşayım ve konuyu kapatalım:)
Birincisi:Çoğu insanlar neden çok sık aralıklarla telefonlarını değiştirme ihtiyacı hissederler?
İkincisi:İki hat,dolayısıyla iki cihaz kullanan şahıslar;Neden birinci hatlarını(genellikle turkcell hattını) daha pahalı,havalı,teknik donanımlı cihazlarda kullanıp,ikinci hatlarını daha mütevazi,ucuz ve basit cihazlarda kullanırlar?Hep merak etmişimdir:)

Selametle efendim...

Cumartesi, Eylül 16, 2006

KISA BİR SÜRELİĞİNE SERVİS DIŞIYIZ!

Efendim benim işgüzarlığım işte:)Benim eski templateden usandım biraz.Aslına bakarsanız o eski templatede karar kılmıştım.Ama bir anda aynı templateden bloglar çoğalınca değiştirmeye karar kıldım.Keşke kılmaz olaydım:)Uğraşıyorum,kolay gelsin bana...

Cuma, Eylül 15, 2006

SAMİ YUSUF- MUALLİM

KOMŞUYA İYİLİK YAPMAK


305. İbni Ömer ve Aişe radıyallahu anhüma'dan rivayet edildiğine göre Resülullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Cebrail bana komşuya iyilik etmeyi tavsiye edip durdu. Neredeyse komşuyu komşuya mirasçı kılacak sandım."

Cumanız mübarek olsun.

EVİM


Ahşap ev; camlarından kızıl biberler sarkan!
Arsız gökdelenlerle çevrilmiş önün, arkan!
Kefensiz bir cenaze, çırılçıplak, ortada...
Garanti yok sen gibi faniye sigortada!
Eskiden ne güzeldin; evdin, köşktün, yalıydın!
Madden kaç para eder, sen bir remz olmalıydın!
Bir köşende annanem, dalgın Kuran okurdu;
Ve karşısında annem, sessiz gergef dokurdu.
Semaverde huzuru besteleyen bir şarkı;
Asma saatte tık tık zamanın hazin çarkı...
Çam kokulu tahtalar, gıcır gıcır silinmiş;
Sular cömert, "temizlik imandandır" bilinmiş...
Komşuya hatır soran sıra sıra terlikler.
Ölçülü uzaklıkta, yakın beraberlikler...
Seni yiyip bitiren, kırk katlı ejder oldu;
Komşuluk, mana ve ruh, ne varsa heder oldu;
Bir yeni nesil geldi, üstüste binenlerden;
Göğe çıkayım derken boşluğa inenlerden...
Seninle sarmaş dolaş, kökten bozuldu denge;
Vuran kimse kalmadı bu davayı mihenge...
Şimdi git, mahkemede hesap ver, iki büklüm;
Cezan, susuz, ekmeksiz, olduğun yerde ölüm!..
Evim, evim, vah evim, gönül bucağı evim!
Tadım, rengim, ışığım, anne kucağı evim!

NECİP FAZIL KISAKÜREK

Çarşamba, Eylül 13, 2006

BİR GÖÇ...



Dün bir sevdiğimizi uzaklara uğurladık.Geldi,taşındı,gitti...Oysa beş yıldır beraberdik.Çoluk çocuk ailece...

Taşınma işi devam ederken bir an dalmışım...Geçmişte yaşadıklarımızı hatırladım.Geçirdiğimiz acı,tatlı günleri...Beraber nice günler geçirmiştik.Kimi zaman neşeli,kimi zaman da hüzünlü...Bir ömür boyu birlikteliğimiz,ortaklığımız daha da büyüyerek devam eder diye düşünüyorduk.Aslında iyi de mesafe katetmiştik.Ama bir noktadan sonra işler tersine dönmeye başlayınca"herşeyde bir hayır vardır"diyerek birlikteliğimizi noktaladık.Ama "mü'minler kardeştir"şiarını hiç bir zaman unutmadık.Uhuvvet beraberleğimiz daima devam etti,etmeye de devam edecek inşallah...

Hülasa;Bu dünya fani ve yalancı.Zaten bunun böyle olduğunu efendimiz(a.s) bizlere hatırlatmıyor mu?"Dünyada bir yolcu gibi ol!"buyurmuyor mu?Hepimiz bu dünyada birer yolcuyuz.Bugün bir yerde,yarın başka bir mekanda.Önemli olan sağlık ve iman selameti efendim.Öyle değil mi?

NEFİS


Göz açıp kapayıncaya kadar dahi olsa,nefsimle beni başbaşa bırakma rabbim!

Pazartesi, Eylül 11, 2006

YAYLA SEZONU BİTTİ


Bir yaz mevsimi daha sona erdi.Bizim buralarda sıcaklar hala devam ediyor ama,inşallah artık bu bunaltıcı sıcaklardan kurtuluruz.

Yayla sezonu başlarken,bir başka heyecanlı ve şevkli oluyor insan.Ben de tahminen üç ay boyunca bol bol temiz hava teneffüs ettim,kitap okudum,tefekkür ettim,tabiatla başbaşa kaldım.Bu arada tabii gidip gelenler(misafirlerim) oldu.Onlarla da oturduk hasbihal ettik,arka balkonda bahçeye nazır oturup çay içtik...Yani anlayacağınız keyfimiz yerindeydi:)

Şimdi tekrar sizlerleyim.Zaten fazla da kopmuş sayılmazdım.Malumunuz bloglar bağımlılık yapıyor:)
Selam ve dua ile...

Çarşamba, Eylül 06, 2006

BERAAT KANDİLİ


Peygamber Efendimiz (s.a.s.) bizlere de şöyle buyurmuştur:"Şaban ayının yarısı (Berâet gecesi) gelince: gecesini namazla, gündüzünü oruçla geçiriniz. Cenâb-ı Allah o gece güneşin batmasıyla dünya göğüne iner ve şöyle der: Benden af dileyen yok mu; onu affedeyim. Rızık isteyen yok mu; rızık vereyim. Şifâ dileyen yok mu;şifâ vereyim. "

"Allah Teâlâ Şaban'ın onbeşinci geresi (Berâet gecesi) tecelli eder ve ana-babaya asi olanlarla Allah'a ortak koşanlar dışında bütün kullarını bağışlar. " (İbn Mace, İkametü's-Salât, 191; Tirmizî, Savm, 38).

Beraat Gecesi, rızıkların taksim edildiği, gelecek sene cereyan edecek vak'aların meleklere bildirildiği gecedir. Bu bakımdan bu gecede hakkında hayırlı şeyler takdir olunup, iyi şeylerin yazılmasını dileyen insan, geceyi ibadetle, dua ile geçirir, meleklere bidirilen takdirin hayırlı olması olması niyazında bulunur.(Ahmed Şahin-Dualarımız)

Salı, Eylül 05, 2006

Pazartesi, Eylül 04, 2006

EYLÜL


Yalnızlığın adı,
Sessizliğin tadı..
Yaprakların sararması,
Sevenlerin ayrılması..
Hüznün koyu rengi,
Hasretin adresi..
Hazan mevsimi,
Eylül ay'ı...

Cuma, Eylül 01, 2006

GURBET


Dağda dolaşırken yakma kandili,
Fersiz gözlerimi dağlama gurbet!
Ne söylemez, akan suların dili,
Sessizlik içinde çağlama gurbet!
Titrek parmağınla tutup tığını.
Alnıma işleme kırışığını
Duvarda, emerek mum ışığını,
Bir veremli rengi bağlama gurbet
Gül büyütenlere mahsus hevesle,
Renk dertlerimi gözümde besle!
Yalnız, annem gibi, o ılık sesle,
İçimde dövünüp ağlama gurbet!..

Necip Fazıl Kısakürek