Sabah 08:15 sularıydı Fatih çalışma çantasını alıp her gün olduğu gibi yine işin yolunu tutmuştu.Sitenin içerisinde bir taraftan aracına doğru ilerlerken diğer yandan işlerine giden kadınlı erkekli insanları gözlemliyordu.Kim bilir şu koşuşturan insanların ne farklı düşünceleri,idealleri vardı diye geçirdi içinden!Acaba kaç kişi sevdiği mesleği yapıyordu...?
Yağmur hafif hafif döküştürüyordu.Aracına tam binecekken aniden gariban kılıklı bir adam ilişti Fatih'in gözüne.Dikkatlice baktığında adamı tanıdı ve
"hayırdır Mustafa? "diye seslendi.
-abi eve gideceğimde.Fatih mahallesinde oturuyorum.Biraz dinlenip öyle gideyim dedim.
-Motorun filan yok mu?
-Hayır abi daha borçlarımı ödeyemedim!
-Tamam Mustafa gel,seni evine ben bırakayım.
-sağol abi...
...Mustafa daha on gün önce Fatih'in oturduğu binaya kapıcı olarak alınan asgari ücretle çalışan birisiydi.Üstü başı pejmürde ama kalbi tertemizdi.Fatih şehirin uzaklarında gecekondu mahallesine girdiğinde az önce aklından geçenleri,işlerine koşuşturan o mutsuz insanları hatırlayınca, birden duraksadı ve kendi kendine hayıflandı.Mustafa hem yol boyunca anlattıkları hem de lisan-ı haliyle kendisine Allah tarafından gönderilen bir ikaz olduğunu düşünerek,hemen içinde bulunduğu nimetlerden dolayı rabbine şükretti.