Cumartesi, Şubat 23, 2008

TAZİYE

Vefat haberinizi daha dün gece öğrendim muhterem abim.Medine deki dostların canları sağolsun.Haberi alır almaz mütebessim çehreniz geliverdi gözlerimin önüne ve hatıralar akıp geçti ardı arkasına.Kalbim hüzünlendi,gözlerim yaşardı...

Her sabah üniversiteye gitmeden önce bizleri ziyaret ederdiniz.Bir sayfada olsa hep beraber ders yapardık.Daha doğrusu sizler okur bizler müstefid olurduk. Sonra hep beraber kahvaltıya geçerdik,menemen yerdik.Mütevazi kişiliğinizle bizlere kudve olurdunuz.

Siz ravza-i mutaharranın en nadide çiçeklerinden biriydiniz.Mescid-i nebevinin müdavimlerindendiniz.Hatta ne zaman sizi görmeyi arzulasam,ravzadan başımı uzatmam kafiydi.Çünkü orası;sizin değişmeyen adresinizdi.Cuma mescidinin karşısındaki evinizde kim bilir kaç akşam beraber olduk,üstadımızın eserlerinden hep beraber okuduk?Nurlu beldede,kaç nur akşamlarını birlikte ihya ettik?

“Her nefis ölümü tadacaktır.”amenna..Bu bir ayrılık değil terhistir.Hüznüm ve kederim tarif edilemez ancak tek tesellim;Hayatınızda rasulullah (s.a.v)in komşusuydunuz.Şimdi de bakide medfunsunuz.Ve inşallah kabriniz cennet bahçelerinden bir bahçe olmuştur bile..Allah rahmet eylesin!

Salı, Şubat 19, 2008

İMAM BAYKAL EL-ANTALYAVİ

Son haftalarda sabırsızlıkla bekliyor,ilgi ve ibretle seyretmeye çalışıyorum asrımızın son imamını(!)zat-ı muhteremlerini.Arkasında (pardon huzurunda)saf tutmuş,süt dökmüş kedi misali cemaati(ya da partilileri diyelim)objektifler yine ne fetva verecek diye merakla kendisine odaklanmışken;muhterem Antalyavi hazretleri gün görmemiş uydurmalarını(afedersiniz fetvalarını)en ince detaylarına kadar uzun uzun anlatıyor,şartlar sunuyor,öngörülerde bulunuyor,laiklikten dem vuruyor..ve göbeğini kaşıyanlar,sessiz çoğunlukta olanlar,azınlıkta kalmış ama her şeye rağmen yalnız ben bilirim diyen beyaz Türklerin yılmaz savunucusu olan (!)Antalyavi hazretlerinin açıklamalarını adeta tek ayrıntısını kaçırmamak için pür dikkat dinliyor sayelerinde müstefid oluyorlar!!

Gerçekten Salı günlerini iple çekiyor muhterem Antalyavi hazretlerini kendimden geçerek dinliyorum.Öyle akıcı bir üslubu var ki;hem kendisi coşuyor hem cemaatini coşturuyor(!)Asli görevi olan siyasi parti liderliğini,muhalefet görevini,demokrasinin gerekliliğine,hukukun üstünlüğüne inancını v.s bir tarafa bırakacak olursak aslında fenada iş yapmıyor yani.Zaman zaman düşünmüyor değilim.Acaba Sayın Baykal Fetva kurulu başkanı filan mı olsaydı?Ya da Çankaya köşkünün camisinde Cuma hutbelerini mi irad etseydi?Sahi nasıl olurdu acaba?