Cuma, Ekim 29, 2010

AHİR ZAMAN VE HAC İBADETİ

Bugün 21 Zilkade.Bayrama şunun şurasında 18-19 gün kadar bir süre kaldı.Kafileler fevc fevc kutsal topraklara akın etmeye başladılar bile.Ne mutlu o rahmanın misafirlerine ve bihakkın hac farizasını yerine getirenlere!

En son 1996 yılında bu kutsal görevi ifa etmiştim.99 yılında ise son umremi yapmak nasip olmuştu.Şimdilerde gönlüm o mukaddes diyarların hasretiyle yanıp tutuşmakta,her yeşil kubbeyi gördüğümde gözlerim ufuklara dalmakta,siyah örtülü beytullah'ı aramakta...
Bir taraftan bu duygularla dolup taşarken yüreğim,diğer taraftan hac ve umreye gidenleri görünce Efendimizin şu hadis-i şerifi aklıma gelmiyor değil;(Bir zaman gelir ki, hacca, sultanlar [devlet başkanları] gezi için, zenginler ticaret, fakirler dilenmek, din görevlileri de gösteriş için giderler) Ha,bu hadis nereden mi aklıma geldi?Bir kaç gün önce Hac ve Umre organizasyonu yapan bir firmadan tanıtım maili almıştım.O mailde hacca ve umreye giden bir grup sanatçı ve meşhur insanların fotoğraflarınıda yayınlamışlardı da oradan aklıma geldi!Bilemiyorum belki de benimki kendi kendimi avutmak...

Pazartesi, Ekim 25, 2010

BİR SABAH VAKTİ...

Sabah 08:15 sularıydı Fatih çalışma çantasını alıp her gün olduğu gibi yine işin yolunu tutmuştu.Sitenin içerisinde bir taraftan aracına doğru ilerlerken diğer yandan işlerine giden kadınlı erkekli insanları gözlemliyordu.Kim bilir şu koşuşturan insanların ne farklı düşünceleri,idealleri vardı diye geçirdi içinden!Acaba kaç kişi sevdiği mesleği yapıyordu...?


Yağmur hafif hafif döküştürüyordu.Aracına tam binecekken aniden gariban kılıklı bir adam ilişti Fatih'in gözüne.Dikkatlice baktığında adamı tanıdı ve

"hayırdır Mustafa? "diye seslendi.

-abi eve gideceğimde.Fatih mahallesinde oturuyorum.Biraz dinlenip öyle gideyim dedim.

-Motorun filan yok mu?

-Hayır abi daha borçlarımı ödeyemedim!

-Tamam Mustafa gel,seni evine ben bırakayım.

-sağol abi...

...Mustafa daha on gün önce Fatih'in oturduğu binaya kapıcı olarak alınan asgari ücretle çalışan birisiydi.Üstü başı pejmürde ama kalbi tertemizdi.Fatih şehirin uzaklarında gecekondu mahallesine girdiğinde az önce aklından geçenleri,işlerine koşuşturan o mutsuz insanları hatırlayınca, birden duraksadı ve kendi kendine hayıflandı.Mustafa hem yol boyunca anlattıkları hem de lisan-ı haliyle kendisine Allah tarafından gönderilen bir ikaz olduğunu düşünerek,hemen içinde bulunduğu nimetlerden dolayı rabbine şükretti.